



ÇOCUKLUK DÖNEMİ
Çocukluk dönemi 1-6 yaşlar arasındaki yaşam aralığını kapsar. Çocukluk dönemi özerklik ve oyun dönemi olmak üzere ikiye ayrılır.
Özerklik dönemi (anal dönem): 1-3 yaşlar arasındaki yaşam dönemidir. Bu dönemde çocuk enerjik ve hareketlidir. Yürür, koşar, tırmanır, zıplar ve atlar. Kısacası tüm kaslarının yetilerini sonuna dek dener. Dışkılama-nın kontrolünden sorumlu kaslar da bu dönemde gelişir. Bardak tutma, kaşığı ağzına götürme gibi daha ince beceri isteyen davranışların kontrolünü kazanır.
Merak, özerklik dönemi çocuğunun en belirgin özelliğidir. Kendini, bedenini, yeteneklerini ve çevreyi tanımaya çalışır. Konuşmaya, sözcükleri kullanmaya başlar. Çevreyle olan iletişimini artırır. Çok soru sorar. Büyük-küçük, sıcak-soğuk, az-çok gibi kavramları öğrenir. Herşeyi kendisi yapmak ister. Hiçbir kural ve kısıtlamanın olmamasını bekler. Aslında bu dönem kural ve kısıtlamaların da başladığı bir dönemdir. Yemek, tuvalet, uyku alışkanlıklarının düzenlenmesi zaman zaman anne çocuk arasında çatışmalara neden olabilir. Baskıcı ya da aşırı gevşek tutum yerine sevgi ve kararlılıkla yapılan uygulamalar, her zaman daha başarılı, istendik sonuçlar vermektedir.
Oyun dönemi (okul öncesi dönem): 3-6 yaş arasındaki yaşam aralığıdır. Çocukluğun en renkli dönemlerinden biridir. Bu dönemde çocuk cıvıl cıvıl ve yaşam doludur. Sokulgan ve sevimlidir. Durmadan sorar. “Anne bu ne?”, “Baba bunun adı ne?”, “Neden?”, “Niçin?” gibi soruların sonu gelmez. Her şeyi bilmek, tanımak ister. Durmadan konuşup sAntalyağu gibi gün boyu yorulmadan ve sıkılmadan oynar. Yaşıtlarıyla ilişki kurmaya, birlikte oynamaya ve paylaşmaya yatkındır. Grup oyunlarından zevk alır.
Özerklik dönemindeki inatçı çocuk bu dönemde söz dinleyen birine dönüşür. Kalem, makas kullanarak çizim ve kesim yapabilir. Kendi işini kendi yapmayı sever. Üstünü giyip çıkarabilir. Yemek yeme, tuvalete gitme, el ve yüz temizliği gibi işleri çok az yardımla başarabilir. Girişken ve yardıma hazırdır. Yaramazlıkları etrafı rahatsız etmeyen sevimli yaramazlıklardır. Hep “Ben!”, “Benim o!” diyen iki yaş çocuğunun yerini “Ben de”, “Bizim” diyen toplumsal bir çocuk alır.
Oyun döneminde masallara, öykülere ve çizgi filmlere ilgi başlar. Renkleri tanır. Resimli kitaplardan hoşlanır. Bu dönemde çocuğun çok canlı hayal gücü vardır. Bu nedenle korkulu öykülerden hemen etkilenir. Cinler, hortlaklar onun için gerçek varlıklardır. Duyduklarını abartır, gerçekle gerçek olmayanı karıştırır.
Bu dönemin önemli özelliklerinden biri de çocuğun cinsiyetinin farkına varması ve anne ya da babaya benzeme çabasıdır. Bu yaşlarda kız çocuğu anneye hayrandır, ona benzemeyi, beğenisini kazanmayı ister. Onun bilezik, kolye gibi süs eşyalarını kullanmayı sever, “Tırnaklarımı boya.” diye tutturur.
Kız çocuk bir yandan anneye benzemeye çalışırken diğer yandan babayı ondan kıskanır. Oğlan da babaya benzemenin yanı sıra anneye babadan daha yakın olmayı ister. Bu durum gelecekte kızların anne ve kadın, oğlanların ise baba ve erkek özelliklerini benimsemelerini sağlar. Bu konuda çocuk çok engellenir ya da çok desteklenirse gelecek yaşamı olumsuz yönde etkilenir.
Oyun dönemi öğrenme ve iş birliği yapmanın geliştiği dönemdir. Geleceğin sağlıklı bireylerinin yetişmesinde önemli bir aşamadır.
-
-
-
-
-
-
-
-
OKUL DÖNEMİ
-
Çocukların hastalıklarını sadece tedavi edici hekimlik ile önlemek mümkün değildir. Bugün için bütün dünyada koruyucu hekimlik giderek önem kazanan bir konu olmuştur. Koruyucu hekimlik anne karnından başlayarak 18 yaşın sonuna kadar devem eden bir süreçtir.
Düzenli gebelik izlemi, genetik danışmanlık, uygun doğum koşulları, yenidoğan bakımı, tarama testleri, anne sütüyle beslenme, ek gıdaların başlanması, aşılama, psikomotor gelişim, büyümenin izlenmesi, annelerin bilinçlendirilmesi ve çocukların eğitimi koruyucu hekimlik kapsamına girmektedir.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları doktorlarının esas amacı çocukların sağlıklı büyüme ve gelişmesi açısından kendi potansiyellerini kazanmasını ve olgun bir erişkin olmasını sağlamaktır. Bunun esas yolu çocukların belli aralıklarla düzenli olarak izlenmesidir. Çocukların düzenli takip edilmesi çocuk ölümlerini azaltır, hastalıkları, sakatlıkları önler, çocukların genetik olarak sahip oldukları büyüme ve gelişmeyi yakalamasına ve sağlıklı üretken erişkinler olmasını sağlar.
BÜYÜMENİN İZLENMESİ
Büyüme anne karnında döllenme ile başlayan ve adölesan döneminin sonuna kadar devam eden bir süreçtir. Büyüme potansiyeli çocuğun genetik yapısına, hormonal yapıya, çevresel (beslenme) faktörlere ve psikososyal etmenlere bağlı olarak farklılık gösterebilmektedir. Ayrıca sağlıklı bir büyüme için vücuttaki tüm organların da (kalp, akciğerler, böbrek) sağlıklı olarak çalışması gerekmektedir. Büyüme iki dönemde gerçekleşir. Birincisi anne karnında intrauterin dönemdeki büyüme, diğeri bebek doğduktan sonraki büyümedir. Anne karnında bebeğin büyümesi anneye ve bebeğe ait faktörlere bağlı olarak farklılık gösterir. Doğumdan sonraki büyümede ise bebeklerin ve çocukların büyüme hızları farklı yaş dönemlerinde farklı hızlarda seyreder. Doğum sonrası süreçte büyüme süt çocukluğu, çocukluk çağı ve ergenlik olarak üç dönemde izlenir. Her bir dönemde büyüme hızı farklılık gösterir. Süt çocukluğu döneminde büyüme çocukluk çağından farklıdır ve bu dönemde beslenmenin büyüme üzerine etkisi fazladır.
Büyümenin izlenmesi çocuk sağlığı ve hastalık bölümünün en önemli pratiklerinden biridir. Bir çocuk hangi nedenle doktora gelirse gelsin mutlaka büyümesi değerlendirilmelidir. Böylece o anki gelişim ve beslenme düzeyi saptanabildiği gibi daha önceki ölçümlerle kıyaslanarak zaman içinde beklenen hızda büyümenin olup olmadığı veya beslenmenin düzenli yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Bunun için ölçümlerin son derece dikkatli ve doğru yapılması gerekmektedir. Bir çocuğun sağlığını olumsuz etkileyen herhangi bir durum onun büyüme gelişmesini olumsuz olarak etkileyeceği için çocuların büyümesi düzenli aralıklarla mutlaka takip edilmelidir. Çocuğun büyümesinin normal sınırlar içerisinde seyrettemesi onun sağlığının iyi olduğunun bir göstergesidir.
Çocukların büyümesinin izlenmesinde düzenli aralıklarla yapılan vücut ölçümleri (antropometrik ölçümler) kullanılır. Vücut ağırlığı, boy ve baş çevresi ölçümleri en sık kullanılan antropometrik ölçümlerdir. Bu ölçümlerin yapılması zor değildir. Ama mutlaka titizlikle ve doğru bir şekilde yapılmalıdır. Tek bir ölçümden daha çok takip eden ve düzenli aralıklarla yapılan ölçümler daha güvenilirdir. Değişik kişiler ve değişik aygıtlarla yapılan ölçümlerde hata oranı yüksektir. Bu nedenle bir çocucuğun büyüme parametreleri mümkün olduğunca aynı kişi tarafından ve uygun aygıtlarla yapılmalı, düzenli aralıklarla doktor kontrolleri gerçekleştirilmelidir. Genel olarak çocukların poliklinik takipleri doğumdan sonraki ilk 24-48 saatten sonra 5. ve 15 günlerde, ilk 6 ay aylık,6-24 ay arasında 3 ay, 2-3 yaş arası 6 ay arayla 3 yaştan sonra isee yıllık olarak yapılmalıdır.
Atropometrik Ölçümlerin Yapılışı
Vücut Ağırlığı Ölçümü: En sık kullanılan antropometrik ölçümdür. Tartı işlemi öncesinde tartının kalibrasyonu doğru, koyulduğu yüzey düzgün olmalıdır. Bebeklerin ve küçük çocukların ölçümleri yatarak veya oturarak bebek terazilerinde yapılır. Bebek tartılacağı zaman mutlaka çıplak olmalıdır. 2 yaş sonrasında çocuklar ayakta basküllerde tartılabilir. Yenidoğan bir bebeğin ortamla ağırlığı 3200-3300 gr dır. Doğumdan sonra 4. Ayda 2 katına, 1 yaşta 3 katına ulaşır. Vücut ağırlığı kısa zaman içinde çok büyük değişiklikler gösterdiği için büyümenin izlenmesinde çok duyarlıdır. Çocuğun yaşına göre ağırlığı hem kısa süreli hem de uzun süreli beslenme bozukluğundan etkilendiği için hem o anki hem de geçmişteki beslenme durumunu gösterir.
Boy Ölçümü :Boy ölçümü 2 yaşa kadar olan çocuklarda yatarak baş-ayak tahtası aletleriyle yapılır. 2 yaşından sonra boy ölçümü ayakta yapılabilir. Ayakta yapılan ölçümler yatarak olan ölçümlere göre 2 cm kısa çıkabilir. Yenidoğan bir bebeğin boyu yaklaşık 50 cm dir. İlk 1 yıl içerinde 25 cm, 1-2 yıl arasında 12 cm, 2-3 yaş arasında 9 cm, 3-5 yaş arasında 7 cm uzar. Daha sonra puberteye kadar 5-6 cm artışlar gösterir. Boy uzaması yetersiz beslenme ve enfeksiyonların uzun sürdüğü durumlarda etkilenir. Bu nedenle hastanın o andaki değil geçmişteki genel sağlık durumunun göstergesidir.
Baş Çevresi : Baş çevresi ölçümü başın en geniş yerinden ve esnemeyen bir mezura kullanılarak yapılır. Alın ortasından ve başın arka kısmının en çıkıntılı yerinden geçecek şekilde ölçülür. Ölçüm yapılırken baş sabit tutulmalı mezur kulakların altından geçmeli ve başın herhangi bir yerinde şişlik varsa dikkatli ölçüm yapılmalıdır. Doğumda bebeklerin baş çevresi ortalama 34-35 cm dir. Hayatın ilk 1 yılında baş çevresindeki artış belirgindir. Çocuk 2 yaşına geldiğinde erişkin baş çevresinin%90’nına ulaşmış olur.
Büyümesinin doğru bir şekilde değerlendirilebilmesi için çocuğun bulunduğu toplumdaki sağlıklı çocuklardan yapılan ölçümlerden oluşturulmuş büyüme eğrilerinden yararlanılır. Boy ,ağırlık ve baş çevresi için ayrı ayrı standart büyüme eğriler bulunmaktadır. Ayrıca erkek ve kız her iki cins için farklı büyüme eğrileri kullanılır. Türk çocuklarında Prof. Dr. Olcay Neyzi ve arkadaşları tarafından oluşturulmuş olan, cinse ve yaşa göre ağırlığın, boyun ve baş çevresinin değerlendirilmesini sağlayan büyüme eğrileri kullanılır. Tablo 1-2-3-4 Büyüme eğrilerinin yatay eksenine yaş, dikey eksenine ise ölçüm değerleri konur. Standart büyüme eğrileri % 3-10-25-50-75-97 arasında değişir. % 3-97 arası değerler normalin alt ve üst sınırı olarak tanımlanır.
Bir çocuğun muayenesi ve antrpometrik ölçümleri yapıldıktan sonra elde edilen değerler büyüme eğrisi üzerinde işaretlenir. Tabiki önce kronolojik yaşı hesaplanır. Daha sonra yaşına uygun olarak standart büyüme eğrilerine bakılarak uygun işaretleme yapılır. Düzenli aralıklarla yapılan ölçümler standart büyüme eğrileri üzerine işaretlenir ve bunlar birleştirilir. Böylece çocuğun büyüme eğrisi ortaya çıkmış olur. Normalde çocuğun büyüme eğrisi %3-97 arasında seyreder ve standart eğrilere paralel gider. Büyüme eğrisinin alt ve üst sınırlar dışında kalması veya yatık, düz ve aşağı doğru eğimli olması patolojik bir durum olduğunu gösterir. Büyümenin değerlendirilmesi beslenme yetersizliği (düşük kilo, kısa boy) veya fazla kilolu vakaların belirlenmesini sağlar. Büyümenin düzenli takip edilmesi ise malnutrüsyon gelişmeden büyüme duraksamasını, obezite gelişmeden aşırı hızlı kilo alımını saptamaya yarar. Böylece erken müdahaleye olanak sağlar. Ayrıca doğru beslenmeyi destekler, bakım veren kişinin eğitimini sağlar. Bunun dışında büyümesi düzenli aralıklarla takip edilen çocuğa diğer koruyucu hekimlik hizmetleri sunulmuş olur.
AŞI TAKİBİ
Çocuk sağlığı izleminde koruyucu hekimlik hizmetleri içerisinde en önemli olanlardan biri de aşılamadır. İnsanlık tarihinde aşılama insan sağlığının iyileştirilmesinde en önemli adımlardan biri olmuştur. Aşılama bireyleri hastalıklardan ve neden olan komplikasyonlarından korur. Ayrıca hastalığa neden olan mikroorganizmaların yayılmasını önleyerek aşılanmamış bireyleri ve toplum sağlığının da korunmasını sağlar. Bugün bütün dünyada aşılama ile her yıl 3 milyon çocuğun hayatı kurtulmaktadır. Kısacası aşı ile bağışıklama 20. yüzyılın en önemli sağlık zaferidir.
Virüs, bakteri vb. mikropların hastalık yapma yeteneklerinden arındırılarak ya da bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkisinin ortadan kaldırılarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilen biyolojik maddelere aşı denir. Aşıların etki mekanizması doğal hastalığa benzer, her ikisi de bağışıklık sistemini uyarır, vücuda girmiş olan mikrobu tanır ve hafıza oluşturur. Daha sonra aynı mikrop vücuda yeniden girdiğinde bağışıklık sistemi onu tanır ve hastalık yapmasına fırsat vermeden yok eder. Aşıların koruyucu etki gösterebilmesi için uygun dozda, uygun yaşlarda ve belirli aralıklarla yapılması gerekir